ŞANS, KADER, FALAN FİLAN...

Çam iğnelerinden yaptığım tacını, nar çiçekleriyle süsleyince o bir "kraliçe " olmuştu. Bir de kolye ekleyince, dünyanın en mutlu kraliçesi. Onun ülkesi yeşil, yemyeşil bir yerdi...
Hemen buyurdu ülkede yaşayan herkes "yoyo oynasın" diye, bir de "çam iğnesinden kolyeler taksınlar" diye. Sonra çeşit çeşit ağaçlar, çiçekler ve gülümseyen insanlar geldi bu ülkeye. Hepsi yeşil kolyeleri ve renkli yoyolarıyla mutlu mesut, sonsuza kadar mutlu yaşadılar, falan filan. Tabi Bilge' ye bu masalı anlatırken, yumuşak bir ses tonu, bir sürü mimik de kullanıyorum. Bayılıyor kraliçe olmaya ve en çok da masaldaki kraliçe olmaya...

Yıllardır tanıdığım bir arkadaşım var, bana hep "en iyi dostu" olduğumu söyler. Tanışıklığımız nerdeyse 10 yılı buluyor. Zor günlerinde, hastalandığında ve parasal sıkıntılarında hep ben arandım. Dostmum ya, kötü gün dostu... Ama nedense hiç iyi bir günü paylaşmadık, bazen aylarca konuşmadığımız oldu. Sonra "canım biricik dostum" diyerek çalan telefonlarla kaldığımız yerden devam ettik. Ben açıkçası "dostum" sıfatını hiç bir zaman kullanmadım onun için. Sadece eskiden gelen, her normal insanın sahip olduğu bir arkadaşımdı. Normal tarafım yani:))Birkaç yıl önce isyan ettim, bencil olduğumu söyledim, o da bana aynen şunları söyledi" kusura bakma senin kadar şaslı olamadım hiçbir zaman. Tanrı seninki gibi bir koca, bir çocuk vermedi, mutlu mesut bir hayatım yok " dedi. Daha bir sürü şeyde ekledi. uzun süre görüşmedik, sonra bir yerlerde karşılatık, yine görüşmeye başladık. O da dinledi beni zamnında, bende. Ama benim "şanslı" onun"şansız" hayatlarımız birbirinden o kadar farklıydı ki. Belki o yüzden sıkı bir bağ olmadı aramızda. Neyse uzatmayım bu arkadaşım geçenlerde evlendi. Üç yıldır birlikte olduğu ama ne hikmetse "en iyi dostu"yla tanıştırma gereği bile duymadığı bir adamla evlendi. Allah var gitmek için ufacık bir istek oluşmadı içimde, neden bilmiyorum. Ama yalnız bırakmamak adına gidecektim. Planda olmayan aksaklıklar çıktı ve ben gidemedim.


Kızgın bir ses tonuyla beni aradı, gidemeyeceğimi öğrendiğinde" son sözün bu mu" dedi... Elbetteki son sözüm bu değildi, olmamalıydı, sonuçta idam mahkumu değilim ki.. Neyse düğünden sonra mail attım, geçenlerde doğum günü mesajı attım, yanıt yok. Sanırım arkadaşım son sözünü söyledi.

Şimdi ben kendime şaşırıyorum, çünkü kırgın hissetmiyorum kendimi. Kızıma bakıyorum, Kocama hepsi birer şans mı, benim hiç payım yok mu diye düşünüyorum. Hayat kaç kişinin önüne gümüş tepside birşeyler sunuyor ki? Bilmiyorum...




Yorumlar

  1. kimsenin önüne hayat gümüş tepsiyle sunulmuyor, o ^^dostun^^ etrafında çok dostu vardı ve şanssız olmayı kendisi seçiyordu, bunu sende biliyorsun, kendini bu konuda suçlu hissetmeni istemiyorum, çünkü o senin hiçbir zaman dostun olmadı ki, senin hiç ona ihtiyacın olmadı ki

    YanıtlaSil
  2. Yerim ben bu kraliçeyi. Umarım hep böyle mutlu olur

    YanıtlaSil

Yorum Gönder