Hafta Sonu

 Cumartesi günü yine her zamanki gibi Bilge'yle düştük yollara. Gerçi yola düşmeden önce evi paklayıp, çamaşırları yıkamış olmanın verdiği mutluluk ve yorgunluk içerisindeydim. Neyse önce kemana ardından İngilizce kursuna bırakıp bana kalan 3,5 saati geçirmeye başladım. Tamam bu zamanları seviyorum itiraf edeyim. Biraz alışveriş, biraz daha alışveriş diyerek geçti. (kitap, cd, resim malzemesi vs.vs...)
Bilge'yi aldığımda  fotoğraftaki gibiydi. Cadılar günü münasebetiyle yüz boyama yapmışlar. Önce vampir dişleri falan yapmış kendine ama çirkin oluyormuş, üçüncü denemede karar kılmış, ta taaaa:))
 Yolda bu yaprağı buldum, atölyedeki arkadaşlara götürdüm,keşke resmini yapsalardı, hepsi fotoğrafını çekti... çok güzel değil mi?
Cumartesi gününden Koca çok keyifsizdi. Pazar günü için aldığım tiyatro biletlerini görünce, "sizi bırakırım izlersiniz ben hiç o havada değilim" demişti. Pazar günü zorla götürdük oyuna, hepimizden çok beğendi, "iyi ki gelmişim" dedi. Küçük Tiyatro' da "Ramiz İle Jülide" oyununu izledik. Çok güzel ve keyifliydi. Bilge ilk kez büyük oyunu izledi, biraz sıkıldı ama en sonunda "ben de seninle bir sürü animasyon film izledim" dediğimde şikayet etmekten vazgeçti:)) Üstelik oyundaki komik sahneleri tekrarlayıp tekrarlayıp güldü:))
Oyun çıkışı koştur koştur Bilge'yi ayda bir olan İngilizce konuşma dersine bıraktık. 1,5 saatimiz vardı, Koca'ya yemek ısmarladım, baktık vakit var, sakin Ankara sokaklarında kol kola dolaştık.Sonra bebemizi alıp eve geldik. Koca tv karşısına kuruldu, Bilge banyo girdi, ben de odama çekilip kafamda geçenlerde filizlenen bir fikir için ahşap bir kutuyu akrilik boyayla boyadım. Bir kaç kat daha istiyor. En son Bilge' nin saçlarını kurutup, kitap okurken uyuya kaldım:)) Clarissa P. Estes 'in Kurlarla Koşan Kadınlar" kitabına başladım, çok ilginç bir kitap.Hava dün çok soğuktu, bugün fena değil. İyi bir haftamız olsun...

Yorumlar