Okuduklarım

 İki gündür Bilge hafiften öksürüyor, sabahtan ilaç verip okula bıraktım. Aradan bir saat geçmeden öğretmen aradı "ateşi çok yüksek doktora götürün" diye. Aklım gitti, sabahtan iyi olan çocuk nasıl ateşlenir diye. Elim ayağıma dolana dolana okula gittim. Sınıfa girdim, Bilge süzgün oturuyor. Öğretmenin tavrı tuhaf, laf sokuşturuyor "hasta çocuğu okula niye yolladınız" gibisinden. Alnını elledim, dışarıdan geldiğim halde ateşli gibi gelmedi. Toparlanırken öğretmen çocuklara dönüp" teneffüste sınıfı iyice havalandıralım, virüsler çok fena biliyorsunuz" dedi. Sınıfça öksürmeye başladı çocuklar, "öksürmeyin "dedi kızarak. Şaşkın ve salak gibi çıktık okuldan hemen doktora gittik. Ateşi 36,1 çıktı, hafiften boğazı kızarmış diyerek sabah benim verdiğim ilaçtan yazdı doktor. Üstelik raporda vermedi. Okula tekrar götürsem hem öğretmen, hem çocuklar bizi yerler diye, kalktık eve geldik. Bu arada Bilge gözlerini pörtlete pörtlete  "çok kötü grip virüsü salgını varmış okulda " diyerek eboladan hallice bir hastalıktan bahsetti eve gelene kadar, güya okulu sarmış. Tövbe tövbe...

Neyse ben okuduğum iki güzel kitaptan bahsederek normal bir dünyada yaşıyormuş gibi yapmak  istiyorum. Aslında yazmak için geç kaldım. Önceki hafta bitirmiştim. Feryal Tilmaç ismi daha önce duyduğum bir isim değildi. YKY' de dolaşırken "Esneyen Adam" adlı öykü kitabını görünce dayanamayıp, bir de merak ederek almıştım.İçinde yedi ilginç öykü var. Özellikle "Esneyen Adam", "El" ve "Çığlık" öykülerine bayıldım.
"Bu öyküler sanatın ve düşüncenin etrafını karbonmonoksit bulutu gibi saran popüler kültüre, aslolanın değersizleştirilmesine, görünme derdine, temelsizliğe, kültürsüzleşmeye, aşkın inancın, etiğin, vicdanın kalıplara dökülmesine, aynılaştırma çabalarına, içi boş klişelerin tümüne ve dayatmalara ve hoyratlıklara ve önseziliklere kendi halinde bir karşı çıkıştır.(arka kapaktan) YKY, 106 sayfa.
"Beyaz Şah" dost tavsiyesiyle okuduğum ve hayatım boyunca unutmayacağım kitaplardan biri oldu. Macar yazar György Dragoman' ın bu eşsiz romanını Gün Benderli dilimize çevirmiş. Romanın kahramanı Cata beni o kadar etkiledi ki;  Şeker Portakalı' nın Zeze' sinin ve Pal Sokağı Çocukları' nın Nemeçek' inin gönlümdeki yerlerinin yanında yerini aldı. Israrla mutlaka okuyun derim hatta baskısı bitmeden alın derim zira zor buldum.
"György Dragoman' ın Beyaz Şah' ı Çavuşesku' nun polis devletinin damgasını vurduğu, 1980' lerin Romanya' sında geçen bir çocukluğun hikâyesi. Olayları, babası gizli polis tarafından tutuklanan ve çalışma kampına kapatılan 11 yaşındaki bir çocuğun, günlük hayatın acımasızlığına yine de şakayla ve bir masalmış gibi bakan Cata' nın gözünden  izliyoruz.(arka kapaktan) YKY, 198 sayfa.
Hastalıklardan uzak, bol okumalı günler dileyerek Bige' yi tv önünden kurtarmaya giderim...İyi bakın kendinize...

Yorumlar

  1. öğretmenlermi ilginçleşti yoksa bizmi herşeyden alınıyoruz bilemedim... Bizim de var başımızda bu nevi bir öğretmen :(
    İnsanın aklını başından alacaklar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oytunla Hayat, valla önceleri benden kaynaklanıyordur diye düşünüyordum ama artık sınırlarım iyice zorlanmaya başladı, salakça iyimserliğim bile fayda etmiyor:((

      Sil
  2. Offf canım geçmiş olsun. Şimdi nasıl oldu Bilge?
    Kitaplar ilginç merak ettim.
    Sevgiler bilge'ye ve sana :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayat izlerim,sağol canım Bilge iyi, zaten çok kötü değildi, bugün çok daha iyi. Sabah okula gitti. Kitaplar keyifliydi özellikle Beyaz Şah mutlaka okunmalı diye yineliyorum:)) Sevgilerle...

      Sil

Yorum Gönder